Bir Dünya Beykozlular Gününe daha eriştik, erişmesine de dünyada ve ülkemizde yaşanan felaketler dolayısı ile işin eğlence, kutlama faslı olmayacak gibi...doğrusu da bu olsa gerek...o tribünlerden pek çok Bozkurtlu kardeşimi de biliyorum...
Kayınpeder ve Kayınvalidemin de Yaz döneminde ikamet ettikleri bölgede yaşanan acılar her geçen gün gelen yeni vefat haberleri, bulunan vatandaşlara ait naaşlar ile Beykoz İlçemizde de birçok insan acılar yaşamakta.
İstanbul'da en fazla göç yaşanan illerin ikinci ya da üçüncüsü olan Kastamonu, Beykozlular için de özellikle Bozkurt Merkezli insanlara yeni yaşam alanı olmuş idi.
Rahmetli Babam 14-15 yaşlarında gelmiş Beykoz'a...9 kardeşlermiş...gerçi bir daha dönmemek üzere terk edilmiş Bozkurt Alantepe Köyündeki ev...
Yıllar sonra Allah Nasip Kısmet etti, Kastamonulu Kayınvalidemin Dede Ocağımıza çok yakın bir yerden olan eşim ile evlendim. Sadece 1 kez o da Kastamonuspor maçı için gittiğim bu kente artık 2-3 senede bir gitmekte idim...
Televizyon ekranlarında sular altında kalan her bir köşesini her bir metrekaresin gezdim desem doğru olacaktır. Mesela Bozkurt'taki Değirmeni hatırlıyorum, merkezdeki çocuk parkını, Kapalı Köy Pazarını...
Bozkurt'un sokak ve caddelerinde Beykoz Formalı, eşofmanlı dolaşmalarımda az yolumu çevirmediler Beykoz'da oturan Bozkurt'a gelmiş hemşerilerim.
Bozkurt Merkezi etrafı çok sayıda dükkanla çevrilmiş ilçenin değişik köylerinden inilen, eş dost ile buluşma , sohbet etme özelliğine de sahip...Ata toprağımız da yükseklerde, orman içinde yer almakta. Köylerden özellikle pazar kurulan günler geniş bir kitle inmekte ilçe merkezine.
Televizyon ekranlarında geçmekte şu günler...her izlediğim haber görüntüsünde, şurada şunu yaşamıştım, burada şu kişi ile tanışıp sohbet etmiştim, şu dükkandan dondurma almıştım, Saat Kulesi önünde resim çekilmiştim, Bozkurt'tan Küçük Sanayi bölgesinden Abana'ya yürümüştüm, hatta karşıma bir de Kurt Köpeği çıkmıştı, hemşerimin teki almıştı araca beni...
En son 2019 yılında tam da felaketin olduğu tarihlerde orada idim, geçen sene ise bilindiği üzere Pandemi süreci yaşanmakta idi...bu sene her an orada olabilirdim, şu haber, bu haber koşturması nedeni ile ertelemekte idim...
Ve muhtemelen de sel felaketinin yaşandığı anlarda orada olsam haberci kimliğim nedeni ile görüntü almak için son ana kadar beklerdim...geçmişte böylesine bir afet yaşanmadığından kaçmayı da düşünmezdim pek çok insan gibi...ya kaçamayanlar? vefat edenler? hüzün çöken evler ve aileler...
Sel anında Abana'da evde imiş Kayınpeder ve kayınvalidem...yapılan anons ile yükseğe, ki onlar için Abana'yı tepeden gören Hastane yönüne çıkış yapmışlar araç ile...hatta o anlarda eşim de onlar ile konuşuyordu, birebir o anki yaşadıklarını bilmekte...
Ben dediğim gibi evlendikten sonra gitmeye başladım Bozkurt, Abana, İnebolu hattına...şimdi benden çok ama çok daha tecrübeli ortamı ilçeyi bilenler var ancak şahsi görüşüm o ki bu felakete Devrekani'den çıktıktan sonra başlayan Bozkurt, Abana iniş hattında ormanlık alan kenarında kesilen yol kenarlarını dizilen ağaç gövdeleri, tomruklar büyük etki etmiş...işte bunların ve diğer yerlerde depolanan tomrukların bu felakette yüzde yüz payı olduğu düşüncesindeyim...
Siz yüz defa ilçe merkezini düzenleseniz, o çayın geçiş güzergahını genişletin, derinleştirin o tomruklar yol kenarlarında kaldığı müddetçe o tıkanmalar, kapanmalar sürüp gider...tamam Kastamonu'nun her bir köşesi Ormanlık ve dolayısı ile belirli alanlarda devamlı suret ile kesilen ağaçlardan oluşmakta, diyeceğim o ki artık yol kenarlarına, dere kenarlarına bunlar depolanmasın en uygun yerleri bulmak da bu işi yapanlara, il ve ilçe resmi makamlarına, orman idarelerine kalmış...
ARAMA KURTARMA OLUŞUMLARININ ÖNEMİ
Bozkurt merkezli yaşanan felaketlere ülkenin değişik yerlerinden de felaketler de ilave edildiğinde Arama-Kurtarma, ilk yardım işi ve eğitimlerinin ne kadar önemli olduğu bir gerçek olarak ortaya çıkmış durumda. Hele ki Büyük İstanbul depremi kapıda iken, bundan kaçış olmayacağı ortada iken...
Lütfen artık her felaket sonrasında göstermelik eğitimlerden vaz geçilsin, uygulamalı eğitimler verilsin, gönüllülere kapılar ardına kadar açılsın...Arama-Kurtarma Dernekleri ve Gruplarına destek verilsin, her mahallede gönüllü gruplar oluşturulsun... üst yaş gruplarına görüntüler eşliğinde masa altına girin şunu bunu yapın, kafanızı koruyun şeklinde verilen benim de gittiğim eğitimlerden vaz geçin bunları İlkokul, Ana okullarda öğretin...
Elimizde müthiş bir potansiyel var o da ne mi sporcular...atletik yapılı, antrenmanlı, güçlü-kuvvetli olan bu insanlardan yararlanılmalı...gerekirse benzerlerinde gördüğümüz gibi mesleki eğitim alanlarda olduğu gibi ücretler verilmeli eğitim sürecinde...
Beykoz'da da çok sayıda genç nüfus var, öncelikle bu işe gönüllülerden başlanılmalı, yeterli sayı bulunamaz ise ücretli kurslar-eğitimler yolu tercih edilmeli...Büyük depreme kadar mutlak surette belli bir sayıya ulaşılmalı.
Öte yandan Beykoz'da 1950'lerde Anadolu İllerinden Fabrikalarda çalışmak amacı ile başlayan göç ve derme çatma, gecekondu türü yapılan ardından, yıllar içinde üzerlerine katlar ilave edilerek farklı bir safhaya geçilen konutların kesinlikle yıkılması, kentsel dönüşüme geçilmesi şart. Bu konuda vatandaşları ikna edecek, cazip kılacak şartlar, imkanlar ortaya konulmalı.
Kendi oturduğumu Paşabahçe'deki Apartman dahil çatlak olan yüzlerce bina var...bile, bile mezarda yaşama gayretindeyiz...haydi ev, daire değiştirsek farklı bir sonuca ulaşılmayacak ki?
Yıllar içinde çocuklar evlenince otursun niyeti ile yapılmış aile apartmanlarından bahsediyorum...bu güne kadar gelinen zaman diliminde her yeni oturan ailenin tuvalet, banyo, balkon, salon iç yıkım yaptığı sağlamlıktan öte estetik güzel ve modern şekle büründürdüğü yerleri konu edindim...İlkbahar-Yaz gününde ilçenin hemen her mahallesinde matkap, kırma, yıkma sesleri düşmekte sokak ve caddelere...zaten zayıf olan binanın tabiri caizse genetiği ile oynanmakta...
Beykoz'da Kiralık yer kalmadı...tek şansınız oturanların değişik ilçelere göçleri...son 10-15 senede Çekmeköy Bölgesine oldu da bu göç, benim tanıdığım o kadar çok aile, arkadaşım, akrabam var ki...
Her evden ortalama iki çocuk evlense buna bina mı dayanır Beykoz'dan! hadi kiracıları çıkarıp çocukları yerleştirmekle geçti yıllar ama artık bu şans da kalmadı...dedeler, babalar vefat edince zaten ilk akla gelen şey iyi fiyata satıp kaçmak bu ilçeden...nasılsa Çekmeköy'den büyüklüğüne göre bir ya da iki daire alama şansı varken...hem de yeni sıfır binalar sizi beklerken....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder