Beykoz Sohbetleri yazı dizimiz kapsamında Ankara’da ikamet eden ama her şeyi ile Beykoz, Çubuklu sevdalısı bir spor adamını konuk ettik.
Değişik kulüplerde futbolculuk kariyeri olan Ali Rıza
Kayacı abimiz ile Çubukluspor Kulüp Merkezinde keyifli bir sohbet yaptık. Tabii
ki Beykoz Kulüpler Birliği Başkanımız Asım Özdemir’in de bize eşlik ettiğini
hatta röportajımızı takip eden bazı isimlerin de yeri geldikçe katkı babında
ilettiklerini de söylemeden geçmek olmaz.
“ Onun sayesinde Çubuklu’da çok güzel zamanlarımız geçti. Çubuklu Mahallemiz o yıllarda adeta bir futbolcu yatağı idi. Tabii ki o günkü şartlar ile günümüzdeki imkanları, şartları mukayese biel etmek mümkün değil. O zamanki amatör ruh futbol sevgisi bambaşka idi…bu vesile ile Çubukluspor alt yaş grubunda futbola ilk adımlarımızı attık. Sonrasında 1969 yılında Beykoz Genç Takımında oynamaya başladım, ardından ilçemiz takımlarından Anadoluhisarı İdmanyurduspor’a geçiş yaptım. Buradan ise 1973 yılında Şekerspor’a transfer olup profesyonelliğe geçiş yaptım. Beni Şekerspor’a alan ise aynı takımda yıllarca forma giyen Rahmetli Güngör Sürel Abimiz idi. Takımda Yardımcı Antrenör olmuş idi. 2 sezon oynadıktan sonra İzmir maceram Göztepe’ye transferim ile başladı. 1977’de bu kez Güneye geçip Adanaspor’a transfer oldum aynı sezon Rahmetli Günay Haznedaroğlu’da Beykoz’dan Adanaspor’a geçiş yapmıştı aynı odada kalırdık. 1980 Yılında ise tam verimli oynayacak çağımda yaşadığım tiroid rahatsızlığı futbol oynamama engel olunca bırakmak zorunda kaldım.”
TÜRK FUTBOLUNUN “ FINDIK ALİ’Sİ “
“ Çubukluspor’da Hoca Mustafa, Fenerbahçe’de
oynayan Aydın, Lüleburgaz’a giden Cemil, Camcı Mustafa sonra Beykoz’a geçecek
olan Rahmetli Hüsamettin, Devlet Sanatçısı olan Amatör Liglerde oynayan Arif
Özgülüş benim Çubuklu’dan dönem arkadaşım olan futbolculardı. Sorduğunuz Fındık
lakabıma gelince…ben biraz ufak-tefek diye tabir edilecek bir fiziki yapıya
sahiptim. Beykoz ve Beyoğluspor’da oynamış Erdoğan Abi vardı, o takmıştı.
Erdoğan gibi Telli Hüseyin’i de anmadan geçmeyelim. Babalarımız aynı dönemim insanları
arkadaşlar idi. Mesela benim Babamın lakabı da Abidin İsmail idi. Mesela
İngiliz Fethi diye anılan Fethi Abi vardı, gerçekten de İngiliz Stili ile
oynayan tanınan bir yetenek idi. İşte Erdoğan Abi de ben zayıf, fiziki açıdan
ufak tefek çelimsiz idim, ki babamın da büyük desteği olmuştur bana, bu
görüntüm nedeniyle Erdoğan Abi Fındık
Ali diye çağırırdı beni. 57-58 kilom ile 1.ligdeki en zayıf futbolculardan
birisi idim. Hatta Galatasaray’ın Masörü de olan Yorgo Tagar vardı, ben ufak
tefek olduğum için fiziki açıdan güçlenebilmek için kaslarım, bacaklarım
gelişsin diye Vücut Geliştirmeye göndermişti. Fenerbahçe’li Alpaslan,
Beşiktaşlı Zekeriyaların, Niko,Sanlı’ların, Büyük ve Çilli Mehmetlerin,
Ankaragücünde Erman Toroğlu, Galatasaray’da Fatih Terim’in oynadığı yıllarda kalıplı
futbolcuların olduğu sezonlarda 1.Ligde ufak tüfek yapımla futbol oynamak kolay
değildi. Hele ki sahaların durumunu hiç sormayın, İnönü Stadındaki çamurlu,
kömür tozlu maçları nasıl unuturum. Sağ açık oynardım genelde çim olan
bölgelere kaçardım, topu kontrol etmek çok zordu. Karşımdaki futbolcular
fizikli olduğundan çevik ve hareketli olmak zorunda idim. Şimdilerde futbol
fiziğe dayalı oynanmakta. Şimdi imkanlar, şartlar çok iyi ancak futbolcu zor
yetişiyor. Bugün topa vuran futbolcular bile amatör liglerde iyi paralar
alabilmekte. Profesyonellere zaten yanaşılacak gibi değil Euro, Dolardan
geçilmiyor rakamlar…oysa bizim zamanımızda gerçekten de paraya pula
bakılmazdı…3 Büyükler ile İstanbul’da maç oynayacağımız zaman uyuyamazdım
heyecandan…çok ilginçtir oynadığım takımlar içinde en çok yendiğimiz takımlar
da onlar olurdu. Maçlardan sonra anca aklımıza gelirdi pirim falan, amatör
ruhla profesyonel mücadele yapardık. Bir zamanlar Metin Oktay’ları seyrederken,
onlar gibi olmak isterken gittiğimiz statlarda maç yapmanın heyecanını yaşadık.”
CUMHURBAŞKANIMIZ ERDOĞAN’DA ÇUBUKLU SAHASINDA OYNAMAYA
GELİRDİ
“ Anadoluhisarı’ndan Şekerspor’a gittiğimde
19-20 yaşlarında idim…tabii o zamanlar İstanbul dışına o yaşlarda göndermek
istemezdi aileler ama önce de ifade
ettiğim gibi Arap Güngör gibi aile görüştüğümüz bir büyüğümüz Şekerspor’da
Jübilesini yapıp yardımcı antrenör olduğundan gözü arkada kalmamıştı ailemin.
Arap Güngör Yaz döneminde Çubuklu Sahasındaki Futbol Turnuvalarına katılan bir
isim idi, onun dışında Kaleci Nihat Akbay, Fenerbahçeli Cemil Turan, Boncuk
Ahmet, Çakal Mustafa, Hoca Mustafa, Beşiktaşlı Nevruz, Fenerbahçeli Sabahattin,
Rahmetli Önder, İsa Ertürk hatırladığım ilk aklıma gelenler, bir de
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da o sıralar Erokspor ve İETT’de oynarken
gelmiştir Çubuklu sahasındaki Yazlık Turnuvalara. O zamlar karşı yakada
Bakırköy’de Zuhuratbaba, bu yakada Çubuklu turnuvası çok ilgi çekerdi. Çubuklu’daki
maçları izlemeye en 2-3 bin kişinin geldiğini söyleyebilirim. Burada 70’li
yıllarda 4-5 sene üst üste devam eden bu turnuva maçlarını menajerler, takım
temsilcileri de yakından takip ederlerdi, oynayan pek çok futbolcu daha
sonraları üst düzey takımlarda oynamıştır. Mesela bizim Aydın önce Lüleburgaz
ardından Bolu ve sonrasında gittiği, Didi zamanındaki Fenerbahçe’de
yıldızlaşan, takımı şampiyon yapan isimlerin başında gelmiştir. Şunu da eklemek
isterim 3 büyüklerden gelen burada oynayan futbolcular dahi söylerdi, burada
oynadıkları maçlardaki keyifleri hiçbir yerde alamadık diye.”
HAVA NE KADAR SICAK OLURSA OLSUN MAÇ ESNASINDA SU İÇMEK
YASAKTI
“ 4 büyük şehirde değişik takımlarda forma
giymek ve anılar biriktirmek gerçekten de keyifli idi. Özellikle Adana’da kaldığım
3 yılda müthiş sıcaklar vardı. Nitekim bu sebeple guatır rahatsızlığı da ortaya
çıktı. Şimdiki gibi gece maçları da oynanmazdı. Ağustos ayında 40-41 derecede
Saat 3’de maça çıkardık. Şimdi gece yapılan maçlarda bile 15 dakikada su
molaları verilmekte. O zamanlar maçlarda zaten su içmek ne mümkün. Su içmeyin
dalağınız şişer derlerdi, yıllarca bu durum devam etti. Hatta bir anım var
anlatayım, 1975 yılında Göztepe’de forma giyerken Antrenörümüz Fenerbahçe’ye
şampiyonluk yaşatan Oscar Olt idi…Temmuz sıcağında sabah bizi kaldırır
özellikle su içmemizi isterdi…oysa biz kesinlikle su içilmez dalak şişer denen
nesilden gelmiştik. Erken idmana çıkardık sıcaktık baktık saha kenarında
kasalar dolusu su var, şaşırdık ne oluyor diye, sonuçta profesyonel ligde oynuyoruz
görmemişiz bu durumu. İdmanlarda belli aşamalardan sonra haydi su içmeye
demekte. Sonradan düşününce idman ve maçlarda su kaybı yaşıyoruz, direncimiz
düşmekte yapılan gayet mantıklı olduğu ortaya çıkmakta. Şimdilerde daha maç
başlamadan su içen futbolcuları görüyoruz, gelişmişlik o kadar azdı ki bir
cehaletten de söz edilebilir. Bahsettiğin Kaleci Ali’ye gelince Türkiye’nin
Turgay Şeren’den sonra gelmiş geçmiş en iyi kalecilerinden birisi idi. Göztepe
demişken farklı bir anımı daha anlatayım. Benim Göztepe’ye geldiğim sezon Ali Artunar ayrılıp Beşiktaş’a gitti.
Onun yanında bir de Küçük Ali vardı takımda. Rahmetli Gürsel Aksel yahu dedi
Kaleci Büyük Ali var, Küçük Ali var ben fındık Ali’liğim var am bu da Minik Ali
olsun dedi. Hocamız takım esamesini yazarken minik Ali diye yazardı.
GALATASARAY’A TRANSFERİM SON ANDA YATTI
“ Ben Galatasaray takımında forma giymek
istiyordum. Kaleci Rahmetli Bilgin ile Çubuklu’da denize girerken telefon
gelmiş rahmetli Bülent Eken seni Galatasaray’a alacağım telefonumu beklesin
diye haber göndermişti. Göztepe’de oynuyordum, Adanaspor’un da listesinde idim.
Şekerspor’dan takım arkadaşım Caner’in Ankara’da Jübile maçı vardı Galataaray
ile Ankara’da, Caner G.Saray Menajeri Turgan Ece’ye sana çok iyi bir sağ açık
önereceğim demiş. Hatta santrafor Gökmen’e 15.20 tane kafa golü de attırır
demiş. Tamam falan diyorlar ben de çok umutluyum oynamak için. Tabii bende bir
heyecan Bülent Abiden telefon bekliyorum, şimdiki gibi cep telefonları da yok…kısmet
olmadı, Amatör Milli Takımdan yedeğim Öner Kılıç ile anlaşıldı. Şekerspor’da
oynarken de Beşiktaş’ta Alman Buck Hoca zamanında kendisinin transfer
listesindeki isimlerden birisi idim…çok isterdim büyük takımlarda oynamayı
ama kısmet olmadı. Galatasaray işi
olmayınca Miliç’li Adanaspor’a geçiş yaptık, transfer oldum. “
Bu arada yeri gelmişken hatırlatalım Kayacı kardeşlerin
Ali Rıza işe birlikte diğer ikisi de futbolun içinde olmuşlar hep. Hatta Ali
Rıza ile birlikte aynı dönemlerde futbola başlayan Demir Kayacı Şekerspor’dan
sonra Göztepe’de de aynı formayı kardeş kardeş giymişler. Demir Galata’da,
Şekerspor’da forma giydikten sonra Ali Rıza Abimiz ile birlikte Göztepe’ye
geçiş yaptıktan sonra Menisküs Sakatlığı yaşamış. O dönemlerde Fenerbahçe’li
Alpaslan Eratlı da aynı sakatlığı yaşamasına karşın 1 aylık süreçte iyileşip
Mili Takım ile maça çıkarken, Demir fazlaca önemsemediğinden olsun futbola veda
etmiş. Ali Rıza Abimizle birlikte Amatör Milli Takımda da görev yapmış.
NEDEN ANTRENÖR
YAPILMADI!
Adanaspor’da yaşadığı sağlık problemi dolayısı ile
futbola veda eden ama Profesyonellikten Amatöre de dönüş yaparak semtinin
takımı Çubukluspor’da forma giymeye başlar. Hem yeni doğan kızı hem de iş saatlerinin
uyuşmaması nedeni ile Koço Nusret tarafından çalıştırılan Çubukluspor’da
antrenmanları aksatmaya başlar. 34-35 yaşlarında Mor-Sarılı takımda forma
giyerken Anadoluhisarı Sahasında oynanan Beylerbeyi maçında kardeşi Tunç ile
birlikte sahadadır. Rakibine yaptığı faul sonrasında tabiri caizse o sıralar
çiçeği burnunda bir hakem olan Ahmet Çakar’dan Sarı Kart görür…başlar
söylenmeye, itiraza, hakem de daha çok genç ya yüklendikçe yüklenir. Ne de olsa
yıllarca profesyonel liglerde oyanmış bir isimdir …
“ Sen beni oyundan atmak istiyorsun ha,
diyerek okkalı bir küfür de savurunca bu kez Ahmet Çakar direk Kırmızı Kartı
gösterdi bana. O da ne kardeşim Tunç da buna isyan edince bir Kırmızı da ona
artık ağzımızın ayarı iyice kaçmıştı. Futbolcu arkadaşım Nevruz Şerif bir gün
aradı – Haydi Antrenörlük Kursu açılmış gidip kayıt olalım – dedi. Gereken
evraklar ile kayıt başvurumuzu da yaptık. Bir süre sonra Federasyondan
Antrenörlük yapamayacağıma dair yazı gelmez mi? Neden acaba derken sorduk
soruşturduk hani o Beylerbeyi maçında gördüğüm Kırmızı Kart var ya, işte o maça
ait yazılan rapor ile 7 ay ceza almışım o çıkmış. Sonradan öğreniyorum ki 6 ay
ceza alsam kurtulacağım antrenör olabileceğim, ama bilerek 7 ay yazmışlar ki
olmamayım diye…profesyonel bir futbolcu olarak yapmamam gereken bir tepki, hata
yapmıştım. Kendi özeleştirimi yaptım yapmasına da Antrenör olmak da fazla
kafamda yoktu. Zor bir iş, futbolcu iken maçı oynayıp çıkıyorsun ama
Antrenörlükte sorumluluk çok ağır. Farklı bir sektörde geçti iş yaşantım “
İkili gittikleri Göztepe’de Gazetelere özel haber olmuş
vaktiyle…yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi Kayacı Kardeşlerin 3.İsmi
Tunç Kayacı Beykoz Takımında oynamış ama sonrasında işin medya boyutunu tercih
edip halen Bein Sport kanalında yorumcu olarak görev yapmakta.
Beykoz İlçemizden yetişen bir Milli Futbolcuyu konuk
ettik…oynadığı mevkide en iyilerinden biri olması defalarca haftanın karmasına
girmesi hatta Haftanın Futbolcusu olması ile kanıtlanmış bir yetenek
o…Ankara’dan her gelişinde saatlerce Beykoz’u dolaşan bir sevdalı…eski
dostlarını hiçbir zaman ihmal etmeyen irtibatı kesmeyen bir eski futbolcu.
TALİP ERCAN ÖZEL HABER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder