Bir çoğumuzun yabancı olduğu Trekking kelimesi, dilimize İngilizce’den gelmektedir. Track kelimesinin Türkçe okunuşunun, trek olduğunu bilmekteyiz. Bu kelimenin Türkçe açılımına baktığımızda iz, yol takibi olarak bilinmektedir.
Trekking ekseriyetle doğa koşullarında, engebeli arazilerde
yapılabilen, zorluk dereceleri değişen, bazen ise konaklamalı olarak da
yapılan, uzun süreli yürüyüşler için kullanılan bir tanımdır.
Ülkemizde bu spor dalıyla uğraşanların sayısının arttığını, son
10 yıldan bu yana görmekteyiz. Trekking yapmanın en güzel yanı ise her hangi
bir sağlık sorunu yaşamayan, herkesin yapabileceği bir aktivite olmasıdır.
Bilindiği üzere doğa yürüyüşlerinin, çok sıcak olmayan aylarda
yapılması daha uygun olduğu bilinir.
Bu sebepten dolayı da ekseriyetle ilkbahar ve sonbahar gibi
mevsimlerde yapılması önerilir. Dilerseniz lafı fazla dolandırmadan konunun
özüne, makalemize dönelim.
Ben de birçok çalışan gibi vakti geldiğinde, çalıştığım kurumdan
ayrılıp, emekliliğimi istedim. Öncelikle bu kararı almamda yaşamış olduğum bazı
sağlık sorunları önemli rol oynadı. İlk başlarda kendi sağlık sorunlarım ve
aile içindeki yaşanan rahatsızlıklardan dolayı, sürekli hastane koşuşturmalarım
oldu. Bu arada zaman buldukça her fırsatta sürekli yürüyüş yapıyordum.
Emekli olduğum süreçten bu güne kadar evde hiç oturmadım
diyebilirim. Kendime her zaman bir meşguliyet buluyordum. İlerleyen yıllarda
bunlara birde yüzmeyi dahil etmiştim. O tarihler de yüzme grubunda tanışmış
olduğum, Ege bey sayesinde trekking ile tanışmış oldum.
O gün bu gündür her fırsatta doğa yürüyüşleri yapmaktayım.
Sizlere kısacası trekking ile nasıl tanıştığımı anlatmaya çalıştım. Diyeceğim o
ki öncelikle, her insan kendini çok ama
çok sevmeli. Kendinize önem verin. Kendinizi her fırsatta şımartın. Hatta
hepsinden daha önemlisi kendinizi ödüllendirin. Fırsat buldukça kendinizi doğaya
ve sahillere atıp yürüyüşler yapın.
Günlük hayatta, aile içinde yaşadığınız, maddi, manevi, sosyal
birçok sıkıntı için bu tür etkinliklerin bire bir, iyi geleceğini
söyleyebilirim. Birçok hususta olduğu gibi, bazılarınız doğa yürüyüşü yapmayı
sevmeyebilir. İnsan yeter ki istesin. İnanın her kişinin, farklı bile
olsa, hoşlanacağı birçok etkinlik
olduğunu söyleyebilirim.
Herkesin hoşlandığı, mutlu olabileceği o kadar çok etkinlik var
ki. Resim yapma, fotoğraflar çekmek, yemek ve pasta kursu, müzik, enstrüman
çalma, folklor ve dans kursları gibi saymakla bitmeyecek kadar çok aktivite
var. Bana kalırsa kendinize en uygun olanını, biran önce seçin ve hiç zaman kaybetmeden, bunlardan birine katılın derim.
BEYKOZ
TREKKİNG
Birçoğunuz gibi ben de sosyal medyayı takip eden biriyim. Bir
hayli zamandır trekking grupları ile yürüyüşler yaptığımı söyledim. Fırsat
buldukça Beykoz Trekking ekibini de, Facebook ve Instagram adreslerinden takip
ediyordum.
O gün bu gün giderim derken, grubun Poyrazköy etkinliğine
katılmaya karar verdim. Ve sonrasında Beykoz Trekking grubunun kurucusu olan,
Niyazi bey ile tanışmış olduk. Poyrazköy’e gittiğimde, farklı trekking gruplarında bir araya gelip
tanıştığım, arkadaşlarımın olduğunu da gördüm.
Öncelikle hiç bir kimseyle samimiyet kurmadan izlenim yapmak
istemiştim. Yaptığım izlenim sonrası, birçok trekking grubunda olmayan
farkındalıkların olduğunu bizzat gördüm.
BEYKOZ
TREKKİNG BU İŞİ BİLİYOR
Öncelikle doğa yürüyüşüne katılacak olan kişiler ortak bir
noktada buluştular. Buraya kadar her şey normaldi diyebilirim. Buluşma noktasında,
yürüyüş öncesi, sosyal mesafe kurallarına herkes dikkat ermekteydi.
Daha sonra ise katılımcılara, çalan müzik eşliğinde, Fethi Bey
tarafından açma, germe, ısınma hareketleri yaptırıldı. Bu hareketlerin
yapılmasındaki amaç yürüyüş öncesi moral, motivasyonu yüksek tutmak ve ısınmak
içindi.
Sonrasında ise tüm katılımcılar birer, birer kendilerini
tanıttılar. Daha sonra yürüyüşe gelenlerin sayısını öğrenmek için sayım
başladı. Ve en son olarak, önde bir öncü ve en geride bir kişi artçı olarak
trekking, yürüyüşüne başlandı.
O gün benim şansımdan olsa gerek, Poyrazköy parkuru çokta zor
değildi. Yaklaşık 2-3 saat gibi bir süre yürümüştük. Yürüyüş sonrasında
Poyrazköy limanının olduğu bölgede mangal ve semaver yakıldı. Katılımcılar için
bir kasa hamsi alınmıştı. Odun ateşinde pişen hamsiler bir güzel afiyetle
yenildi. Tavşan kanı çaylar ve közde pişirilen, Türk kahvesi bir güzel afiyetle
içildi.
Tabi bunlar yapılırken, bazıları mikrofonu alıp, karaoke yapıp
şarkılar, türküler söyledi. Müziğin ritmine kendini kaptıran birçok katılımcı,
ise danslar edip, doyasıya eğlenmiş oldu. Nihayetinde benim, pekte alışık
olmadığım, bir trekking etkinliği sona ermişti.
Ne diyeyim, doğrusunu söylemek gerekirse, o gün bende çok
eğlenmiştim. Hepimizce malum. Tüm dünya çok zorlu bir süreçten geçiyor.
Özellikle koronavirüs denen illet salgın sonrası, birçok işletme kapısına kilit
vurmuş durumda.
Bundan dolayı, alınan önlemler sebebiyle, eğlenceden uzak bir
hayat yaşamaktayız. En azından bu tür yapılan etkinlikler sayesinde, Trekking
katılımcılarına, herkesin doyasıya eğlene bileceği, güzel bir imkan sunulmuş
oldu.
BEYKOZ
TREKKİNG’E ATV TV’DEN DESTEK
Beykoz Trekking grubunun Çarşamba yürüyüşü Akbaba köyünde
yapıldı. Akbaba köyü doğa yürüyüş etkinliği, hafta içi yapılmasına rağmen,
katılımcı sayısının oldukça fazla olduğu gözlendi. İnstagram ve Facebook
aracılığı ile ATV Televizyonunun çekim yapacak duyurusu, katılımcı sayısını
arttırdı.
Her zaman olduğu gibi, gelen kişilerin büyük çoğunluğu, Beykoz ilçesi dışından oldu.
Kimler nerelerden gelmedi ki. Avcılar, Eyüp, Fatih, Şişli, Sarıyer, 4.Levent,
Ataşehir, Kozyatağı, Kadıköy gibi semtlerden birçok doğasever yürüyüş için ilçemizi
tercih etmişti.
Netice itibariyle dünkü etkinliğine katılan birçok doğa sever, güzel
geçen eğlence sonrası, bir dahaki etkinlikte buluşuruz deyip vedalaştılar. Bu
arada son olarak bizler de Beykoz ilçesinin tanıtımına öncülük eden
Beykoz Trekking kurucusu, Niyazi Öztürk Bey ve ekibine Er-Ha
Beykoz, Beykoz Haber 1908 ve Beykoz Havadis Haber sitesi olarak, teşekkür
ediyoruz.
Not: Bu çarşamba
günü ATV Televizyonunun çekimlerini yaptığı, Beykoz Trekking Akbaba köyü
yürüyüş etkinliği. Önümüzdeki Cumartesi veya Pazar günü, İbrahim Sadri’nin
Sabah Haber Kuşağı programında yayınlanacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder