" Vay be diyesi geliyor insanın " günler ne de çabuk geçmekte...daha dün falanca dizinin son bölümünü izledik, ne de çabuk yeni bölümü geldi halleri hakim sanki...
Oysa her gün işe gidip gelen hele ki ağır işte çalışanlar, patron ya da usta-şef baskısı altında olanlar için bırakın günleri saatler, dakikalar geçmez bir türlü.
Sanırım cümlemin başına biz emekliler için demem gerekmekte idi...Dert, mert ve sert ne de kafiyeli kelimeler değil mi? merdi ayrı tutarsak, dert ve sert olumsuzluk içeren kelimeler olarak bilinir...dilimize yerleşmiş birçok dert geçen cümleler bulunmakta, hatta birçok şarkı türküde de kullanılmıştır.
Beykoz'da dertli o kadar insan var ki...hangi evlerde durum, ahval nedir çat kapı giden olmadığı için bilinmiyor. Tamam ilçe genelinde Ulusal ve Uluslararası alanda çalışan yardım kuruluşları ve sosyal medya üzerinden bir araya gelen yardımseverler de yok değil.
Bir zamanlar Kış geldi mi yollardaki bazı kamyonlarda pankartlar asılı idi...kömür dağıtan kamyonlar idi bunlar...Sosyal Yardımlaşma Kurumlarının, Kaymakamlık ve Belediyenin yoksul, geçinme zorluğu çeken vatandaşlara kömür dağıtım araçları idi onlar...bir hayli uzun zaman oldu Doğalgazlı günlere geçildi, geçilmesine de o kömür alan yoksulların hali nice şimdilerde...
Hep der dururuz Beykoz Sahildeki Yalılar ile tepelerdeki Konaklar, villalar arasına sıkışıp kalmış bir gariban ilçesi...bakmayın siz ellerdeki yüksek rakamlı cep telefonlarına, onun aylık taksitini ödemek için 3 tas yemeği bire ikiye indirenler sizce yok mu?
Tamam, Beykoz'da görüntü olarak bir şeyler değişiyor, mesela Gümüşsuyu Sahili müthiş bir ilgi çekmeye başladı, insanlar Pandemi sürecinde bile akın, akın geliyor ama cebinde parası olmayan, evinin elektrik, su, doğalgaz faturalarını nasıl ödeyeceğini kara, kara düşünen insan yığınları da var ve onlar için bu güzellikler bir anlam ifade ediyor mu?
Ne yazık ki Beykoz'da hani televizyon ekranlarında haberlere konu olan Robin Hood'lar da birkaç örnek dışında yok...mahalle bakkalında borçları silineni duymakta zorlanıyoruz. Oysa yüksek, yüksek tepelerde havyarlı, karidesli, şampanyalı, şaraplı, zengin mezeli sofralara oturan, saçma sapan tablolara statüleri gereği uçuk rakamlar verip garibandan bir simidi esirgeyen binler yaşamakta.
Müthiş bir uçurum hali var...nedense o zenginlere ulaşmaktan uzak duruluyor, sadece Ramazan Aylarında iftar veren birkaç kişi...ilçeyi yönetenler, konak, yalı ve zengin sitelerde oturanlara ulaşmaya çalışıyorlar mı bilemeyeceğim, ancak yaşanan şu süreçte istatistiklerden de belli birçok Beykozlu iş bulduğu ilçelere göç etmekte...son verilere göre iki binin üzerinde Beykozlu ilçeyi terk etti.
Dertler derya olmuş mecnun misali...bence bu sıkıntılı sürece insan odaklı yatırımlar ile bakılmalı...acil olmayan belki güzel bir görüntü ortaya çıkarsalar da yapılacak para aktarımları yerine zor durumdaki insanlara yatırım yapılmalı.
Tabii ki bir durum daha var ki insanlarımız da iş seçmekte, aç kalsa da bazı işleri yapmaktan geri çekilmekte. Mesela Beykoz İlçesinde kaç evde yaşlı, yatalak hastaya bakan Türk var? kaldı ki bu konuda galiba Beykoz Belediyesi Eleman Yetiştirme kursları da açtı...
İlçe sokaklarında Orta Asya vatandaşı, hafif çekik gözlü birçok insana rastlamaktayız...neden Türk İnsanı evde bakım, bakıcılık işlerine uzak mı uzak...kendi ülkelerinde 50-100 Dolara çalışmak zorunda kalan Orta Asyalılar Türkiye'de bir eli yağda bir eli bağda her hangi bir yaşlı vatandaşa en az 2500 lira ücretle bakıyorlar.
Onun için pek çok ortamda konuşuyorum, bizim insanımız evde bakım sektöründe ki o kadar da rahat ortamlar da yok değil bakacağına gidip Beykoz'a uzak ilçelerde Bakırköy'de, Caddebostan'da, Şişli'de dilenmekten gocunmuyorlar. Hatta ben çalıştığım zamanlarda sabah işe aynı otobüs ile gittiğimiz, akşam mesai sonrasında çok zaman yine aynı otobüs ile döndüğümüz dilenen Beykozluları biliyorum....
Beykoz'un sert yüzü olan bu gerçekler dikkate alındığında mutlu insan sayımız her geçen gün düşmekte...birçok kişi sanal alemde yaşıyor, hatta birçok kişi de sosyal medya fenomeni olma niyeti ile paylaşım yapıp duruyor.
Biz bile 30 seneye yakın emek harcadığımız Medya Dünyamızda bu kadar takipçimiz, sevenimiz varken dikkat çekemezken, " Hanımlar, arkadaşlar " cümlesi ile söze giren sosyal medya fenomenleri türedi. Karı-Koca ev hallerine kendince muziplikler katarak kamuya aktaran ve de büyük çoğunluğu da görüntüler itibarı ile muhafazakar aile olan bu tiplerin ne de çok takip edeni olmakta.
Son cümlem şu olsun ki " Abi sen Beykoz Fotoğraf Yarışmasında ödül alamadın mı? " Bu konuda kafamda iki seçenek var ki bunlara doğru cevabı bulamadığım müddetçe de katılmaya niyetim yok.
Birincisi bu yarışmaya Türkiye Genelinden bir katılım söz konusu ben buna karşıyım, tamam mükemmel kareler de ortaya çıkmıyor değil de Beykoz'u Beykozlular yansıtmalı diye düşünmekteyim. Yani sadece Beykoz'da ikamet eden ya da Beykoz Doğumlular katılmalı bu yarışmaya.
Diğer bir seçenek ise " Eğer ki yarınlara not düşülecek ise buna herkes katkı sunabilmeli, Beykozlu olsun ya da olmasın "
Ben şu anda Beykoz'u Beykozlular fotoğraf karesi ile yansıtmalı seçeneğine yakınım...ben kendi ortaya çıkardığım fotoğraf karelerin gerek gün gerek ise yıl içinde fazlası ile paylaşıyorum zaten. Ödül almak aklımdan geçmez ama ödül alanları da kutluyorum ki çok başarılı yansımaları gördüm sergide.
Bu arada Dertsiz Dertlilere ! selam olsun Beykoz'un, Beykozlunun dertleri ile dertleneceğiniz samimi günler dilerim....iyisi mi ben çok sevdiğim bir Mehmet Akyıldız çalışması olan " Dertsiz insan yok dayı, gezdim yalan dünyayı " dinleyeyim yine ...tavsiye ederim.
https://www.youtube.com/watch?reload=9&v=Pt-TPo05fdI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder