Tüm dünyada olduğu gibi 14 Şubat Sevgililer Günü ülkemizde olsun ilçemizde olsun Pandemi Süreci dolayısı ile farklı şekilde kutlandı.
Tabii ki toplum nezdinde genel bir kanı var ki bu tür tarih içeren özel günlerin ya da haftaların son yıllarda sadece tüketici toplum yaratma niyetiyle bir anlam içerdiği de bir gerçek. Güne özel yapılan indirim ve reklamlar ile satışlar ile cazip kılınmakta bu günler...biz bu konunun bu tarafında değiliz, bu özel günde bir özel bir görüşme gerçekleştirelim istedik...Halil-Leyla Gezmen Çiftinin Beykoz Merkezde, Caminin karşısında ikamet ettikleri eve konuk olduk.
Çiftimizden Halil Gezmen 1950'li yılların başında Beykoz Futbol Takımının kalesini koruyan başarılı bir sporcu olarak bilinmekte. Şu sıralar sağlık problemleri yaşamakta, hem yatağa bağlı yaşam sürdürmekte hem de son yıllarda sıklıkla duyulan Alzaymır hastalığından muzdarip.
1937 Doğumlu olan Leyla Gezmen Beykoz İlçe Merkezinde oldukça tanınan Beykoz'un köklü ailelerinden birinin temsilcisi...bir anlamda Beykoz sosyal yaşantısının ayaklı kütüphanelerinden birisi. Leyla Hanım evdeki Yardımcı çalışanı ile 1929 Doğumlu Halil Amcamız ile küçük, mütevazi dairesinde kah anılar ile yolculuğa çıkmakta, kah Beykoz Merkezi gören camından dalıp gitmekte...bir yastıkta geçen 67 yıllık bir evliliğin gururunu yaşamakta.
Halil Gezmen Abimiz ile Leyla Ablamızın evlilik hadisesi ise kendi anlatımı ile bir dizi macerayı içermekte...öyle ki o zamanlarda Beykoz Spor Kulübü binası sportif faaliyetlerin yanı sıra bazı mutlu anlarda da ev sahipliği yapan konumu ile bilinmekte. İşte o mutlu anlardan yani bir Düğün töreninde tanışır çiftimiz.
Ortak arkadaşlarının bir düğün töreni vardır Kulüp Binasının tahta zeminli spor salonunda...Damat Halil Abimizin takım arkadaşı Katır Nusret Lakaplı Nusret Dalkıran, Gelin ise Leyla Hanımın çocukluk, gençlik arkadaşlarından Saliha Hanımdır...o zamanlar bir müzik aleti çalan Beykozlular eğlencelerde, kutlamalarda özel günlerde hünerlerini ortaya koyarlar idi...kimisi keman, kimisi gitar, Selman Abi saksafon, Salih Demirbaş Bateri, Denizcilik Bankasında çalıştığını bildiğim adını hatırlayamadığı biri ise galiba cümbüş çalmakta imiş... ya da diğer müzik aletleri ile ritm tutturup birkaç saatlik neşeli ortam yaratırlardı.
İşte yukarıda ifade ettiğimiz gibi bu özel günde, Beykoz Takımından takım arkadaşı Nusret Dalkıran'ın namı diğer Katır Nusret'in düğününde boylu poslu, hani derler ya sırım gibi bir delikanlı olan Leyla Hanımın anlatımı ile sanki Damat Nusret Dalkıran değil de Halil Abimiz imişcesine dikkat çeken bir takım giymektedir Halil Gezmen Abimiz...Damat Nusret abimizin kardeşi Nurhayat Hanım Leyla Hanımın yanına gelip Halil Gezmen'i gösterir ve şu genç delikanlı seninle dans etmek istiyor der...gamzeli yanakları ile dikkat çeken bir genç kız olan Leyla Hanım dans davetini kabul eder... yaptıkları sadece bir müzik parçalık tango dans ömür boyu sürecek ve bugünlerde 67 yılı içerecek bir aşka dönüşür. Hatta dansın ardından Lale Ablamızın Abisi gelir Halil'in yanına, Halil'i alır bir endişe, korku ...kulağına kızgınlıkla neler söyleyecek derken " Kardeşim iyi dans bilmez, bir daha kaldırma olur " abinin söylediği.
Gençler dans ederler ancak yerlerine oturduktan sonra kaçamak bakışlar dışında birbirlerinin olduğu yöne dahi bakmazlar. Bu arada Leyla Hanım bir kez daha dansa kaldırsa keşke diye içinden geçirmektedir...zaten onların bu dansını görenlerin çoğu ateş bacayı sarmış cümlelerini yanlarındakilere fısıldamaktadır.
Leyla-Halil çiftinin bu danslarının ardından kader onları Beykoz sokak ve caddelerinde bir birlerini görmeyi kısmet etmez. Ta ki Leyla Hanımın arkadaşları ile birlikte bir gün Eyüp Sultan'a ziyaret edecekleri ana kadar...Leyla Hanım ve genç arkadaşları o sıralar Beyoğlu Akşam Sanat Okulunda okumaktalar...Çarşamba günleri yarım gündür okulda...Acaba Emirgan'a mı gitsek yoksa Eyüp Sultan'a mı derlerken Eyüp Sultan da karar kılarlar...hatta bir arkadaşı Eyüp Sultan'a gidelim de olur ya kısmetimiz de açılır, evleniriz belki diye konuşur hem bol, bol dualar ederiz der.
Gezintide Eyüp Sultan Camii önündeki merkezde halka satıcısından aldıkları tatlıları yerlerken Eminönü yönünde yürümeye başlarlar...karşıdan boylu poslu yakışıklı bir genç gelmektedir...kız arkadaşları, oha, çüş, vay ve bu ne yakışıklık diye konuşadursunlar genç gelir Leyla Hanımın karşısında durur...evet tahmin edeceğiniz gibi gelen genç Halil Gezmen'den başkası değildir.
Leyla Hanım şaşırır önce, acaba burada ne arıyor, yoksa beni mi takip etti soruları geçmekte olsa da aman der nasıl olsa görüşmek nasip oldu niyetiyle başlar sohbete hatta ilk cümlesi beni niye bir kez daha dansa kaldırmadınız, gücendim size olur. Öte yandan beraber geldikleri arkadaşları da muzipçe bakış atıp fısıldayıp gülmektedirler...neye niyet neye kısmet diyecekler de kısmet ayağına gelmiştir Leyla'nın...
Neyse bu buluşmada kısa bir ayakta muhabbetin ardından birbirleri ile ilgili ilk bilgileri edinirler. Yaptıkları ilk dansın ardından Leyla Hanımın Abisi Halil Gezmen'in yanına gelip bir daha kardeşimi dansa kaldırma, o dans etmeyi bilmez demiş. Halil Gezmen o anı aktardıktan sonra size eve gidince bununla ilgili tepkisi oldu mu yani dansa kaldırdığım için der, Leyla Hanım hayır o konuyu hiç açmadı bile der.
O düğünün ardından Beykoz sokaklarında çok dolaşmış Halil Abimiz yeniden Leyla Hanımı görebilmek için. Meğerse Genç Halil Eyüp'te ikamet etmekte, futbolculuk da yapmakta imiş. Hatta Beykoz Futbol Takımının Kalecisi de imiş. Sadece Perşembe günleri antrenman için Beykoz'a gelmekte imiş. Bir sonraki randevuları için Çarşamba günü için bulaşmak için sözleşirler, Eminönü'ndeki Tranvay Durağı da buluşa yeri olarak tespit edilir.
Leyla Hanımın içi içine sığmaz, aynı haleti ruhiye genç delikanlıda da hakimdir...neyse o gün o saat gelir...Leyla Hanım durakta beklemeye başlar, ancak otobüslerin bir gelip diğeri giderken kendinden ve papyonlu bir erkekten başka da durakta kalan olmaz. Sonraki dakikalarda o papyonlu da gelen Eyüp Otobüsüne binerek ayrılır. Durakta yalnız kalan Leyla Hanım, buluşma suya düştü diye geliş yolu için yola düşer, birkaç metre gidince yanına koşarak gelen Halil'i görür.
Peki neden geç kalmıştır Halil buluşmaya, acaba mani olan şey ne idi? ilginç bir açıklama gelir Halil'den... hani o durakta yanında olan yolcu var papyonlu olan meğerse Halil'in abisi değil miymiş? ondan çekinmiş, o gidince de yanına koşmuş. Gerçi Genç Halil Beykoz Merkezde az dolaşmamış Leyla Ablamızı görmek için de kısmet o sıralar yaşamakta olduğu Eyüp'te imiş...Maceralı hikayeleri sonunda nişanlanmaya karar verirler...nişan töreni de ilk bir birlerini gördükleri yerde yani Beykoz Spor Kulübü Salonunda yapılır. Evlilik töreni, düğünü ise 1954 Yılının Haziran Ayında Laleli Çiçek Palas'ta gerçekleşir.
Uzatmayalım Halil-Leyla Gezmen çifti evlendikten sonra 9 yıl süre ile Beykoz dışında yaşamışlar, sonrasında ise Beykoz'a dönüş yapmışlar ve bir daha da ayrılmamışlar ilçeden. 3 ayrı yerde oturmuşlar...bunlar içinde tam 42 sene Beykoz Vapur İskelesi, Eczacı Hamid'in karşısındaki tarihi binada otururlar. Ev satışa çıktığı için de bugünkü ikametlerine geçerler.
Halil Amcamız Beykoz ve sonrasında değişik takımlarda kaleyi korur. Leyla Ablamızın anlatımı ile de maddi-manevi açıdan en güzel yılları ise Kanlıca Takımında oynarken olur. Bizzat dönemim Kulüp Başkanı da olan Sedat Simavi'den gelen teklif ile Kırmızı-Beyazlı ekipte görev yapar başarılı kaleci...Sedat Simavi'nin göndermiş olduğu çalışanı " Sedat Bey sizinle görüşmek istiyor, yarın bekliyor şurada şu saatte " der ayrılır.
Leyla Hanım Halil ve kendisi için Kanlıca Kulübündeki günlerinin çok iyi geçen yıllar olarak özetler...Kanlıca Semtinden arkadaşlarım da oldu, hem de çok samimi can dostlarımız. " Kanlıca'da oynarken çocuğum doğacaktı ve hem Sedat Simavi Başkanımızın yakın ilgisini gördük hem de maddi yardımlarını da...unutmak ne mümkün. Artık doğan çocukla da şenlenen aile yaşantımızda Kanlıca Günleri maalesef bir süre sonra biter. Nedeni ise Beykoz'a özgü kötü bir huydan, yani vefasızlıktan...ileriki yıllarda Beykoz Spor Kulübünde Başkanlık yapan, maddi manevi kulübe büyük değer katan Cemal Kura'nın başına gelenler o yıllarda Sedat Simavi Başkanın başına gelir...müthiş bir başarılı durum varken, bir Kongre esnasında muhatap olduğu muamele sonrasında Sedat Simavi Başkanlıktan Halil'de takımdan ayrılır..."
Beykoz takımında görev yapan Halil Gezmen nedense burada başarılı maçlar çıkarıp defalarca forma giyse de iyi bir ortam bulamadı demekte eşi Leyla Hanım, bu nedenle futbolu bıraktıktan sonra pek çok takım arkadaşı yöneticilik, antrenörlük yapsalar da Halil Gezmen uzak kalır kulüpten...birkaç vefalı dostu dışında ne arayanı ne soranı olur...
Bugün yatağa bağlı yaşayan ve ne yazık ki Alzaymır hastası da olan Halil Amcamızın üzerine titremekte Leyla Ablamız...Sevgililer Günü dolayısı ile de öpücükler kondurur...60 yaşında bir erkek ve 66 yaşında bir kız çocukları olur evliliklerinin meyvesi olarak...Leyla Ablamız " Halil fazla çocuğumuz olsun istemedi. Nedeni ise çocuklarını en iyi şekilde yetiştirip okumalarını temin etmek idi. Nitekim de bunda başarılı olduk, çok iyi yetişen iki çocuk ve güzel meslekleri oldu." demekte .
Halil Gezmen ile evlendikten sonraki yaşantılarında İstanbul'da birçok özel, kalburüstü yerde birlikte yemekler yediklerini aktaran Leyla Ablamız, " Hayatımız boyunca çok iyi gıpta edilen bir evlilik yaşadık. Maalesef Halil 10 yıldır aşama, aşama gelen, yaşadığı bir hastalık sürecinin muhatabı oldu. Başlarda bakımını kendim üstlensem de benim de ilerlemeye başlayan yaşım nedeniyle bir bakıcı tuttuk. Yüce Allah'tan her halimize şükretmekteyim. O nefes aldığı müddetçe birlikte olacağız. Kimi zaman eskilere ait belli belirsiz kelime ve cümleler çıkıyor ağzından ancak hatırlayamıyor yaşamını. Sağ olsunlar belki Beykoz Spor Kulübünden gereken vefayı göremedik ancak gerek geçen sene vefat eden Belediye Başkanımız Rahmetli Yücel Çelikbilek olsun, şimdiki Belediye Başkanımız Murat Aydın olsun, Başkan Yardımcıları Manolya Hanım ve Anıl Bey olsun ne zaman bir şeyler için gitsem hep yardımcı oldular. " diye konuştu.
Evet Farklı bir 14 Şubat Günü yaşadık ve yaşananlara şahitlik ettik...67 yılın mutlu izlerini Leyla Hanım'ın gözlerinde gördük...onun Halil Amcamıza olan Aşkına fazlası ile rast geldik. Allah'tan her ikisi için de Sağlık dileğinde bulunduk. Uzun süredir planladığımız ziyareti 14 Şubat gibi anlamlı bir güne, karlı bir Beykoz Sabahına denk düşürdük...
Son olarak akıllarda yer etmiş olabilir " Acaba Neden Naylon Halil derlermiş? " Leyla Hanım futbolculuk döneminde Amerika'dan Naylon, Plastik adında bir maddenin geldiğini hatırlatarak işte o esnek maddeden dolayı bir maçta yaptığı planjondan, kurtarıştan sonra tribünden birisi " Naylon gibi Maşallah " der...o gün bu gündür de Naylon Halil olarak anılır..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder