Tamam iyi yönleri de var, kötü yönleri de şu sosyal medya denilen hadise tam bir " Açık İstihbarat " konumunda...yani artık ülkeler bir birleri ile o klasik anlamda savaş yaşamıyor...hatta tek tuşa inmiş durumda...
Bir zamanlar " Tek dişi kalmış canavar " denirdi...bu cümle Milli Şairimiz Üstad Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşımızda da geçerken, o tek dişi kalmış canavar ile medeniyet kast edilmiş idi...
Yıllar, yıllar önce hadi tarihler de verelim 60 ya da 70'li yıllarda hayatımızda en belirgin iletişim araçlarından olan Telefon evlerdeki yerini almaya başlamıştı...80'lerden sonra ise her eve ulaşabilecek bir şekle bürünmüş idi...ne şehirler arası görüşmek için santrale yazdırmak kalmış idi, ne de askerdeki çocuklarından şu saatte, şu komşuda aranan-beklenen telefonlar kaldı...
Hedefinizdeki insanı tanımak için fiziki anlamda izlemenin yerini sosyal medya takibi aldı...yazımın başında da ifade ettiğim gibi işin iyi ya da kötü yanları var...her yaptığını her anını, her saniyesini paylaşan birçok insan türedi...
" Ha sen bunu yapmıyor musun? kardeşim " diyenler olacaktır ancak biz işin haberci, medya temsilcisi kısmında yer alıyoruz, bir anlamda mazur görülebilir. Gerçi elinde telefonu olan her bir insan artık birer muhabir, kameraman oldu çıktı...inanın boş anlarımda resim çekmekten zevk alan ben bile artık bu işten soğudum...
Fotospor Gazetesinin Kuştepe'deki binasına akşam iş çıkışları ile başlayan medya dünyasına geçişimizde, aynı süre içinde başlayan birçok dostumuzun, arkadaşımızın çok iyi yerlerde ve konumlarda olması, bizim bu işi hobi, zevk aracı olarak yapmamızdan dolayı olsa gerek şu anda yerel anlamda çalışmalarımıza yansımış durumda.
Hiç unutmam Gazetede ilk kez bilgisayar kullanmaya başladığımız doksanlı yılların başında siyah ekranlara yeşil ya da beyaz renkli yazı karakterlerini dokunduğumuz anları anımsayıp sonraki yıllarda çektiğimiz mükemmel maç fotoğrafında top gözükmediği için üzülürken, bilgisayar operatörü arkadaşın " Kolayı var koyarız oraya bir top " deyişi ile farklı bir teknolojiye geçiş yapmışız da haberimiz olmamış...
Siyah-Beyaz Film Ruloları ile başlayan ilk maç çekişlerimiz, ardından ilk Digital Makine çekimimiz sonrasında ilk telefonla maç çekişimiz...her biri birçok anıyı barındırmakta.
Şimdilerde ise bu işin erbabı olmak yerinde sağlam bir bilgisayar sistemi kullanma yeteneğiniz, Fotoşop yapma başarınız varsa değmeyin gitsin...
Velhasıl konuyu uzattıkça uzattık...teknoloji geldi gelmesine de ne dostluk, ne akrabaları arama sorma, ne zor günde yanında, iyi gününde neşelere neşe katma hali yok oldu gitti.
İşin en acı tarafı da ne biliyor musunuz akrabalık bağlarının tamamen kopması, oysa her Cuma Hutbesinde Hoca buna ilişkin konuşmakta..." Muhakkak ki Allah , adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, ..."
Bırakın yardım etmeyi Allah'ın Kandil akşamlarında bile aranılmaz olundu...herkes bir birinden kaçar oldu....hani derler ya çekirdek aile diye işte tam ona dönüldü, anne, baba, çocuk, gelin, damattan oluşan sıkışmış bir aile hayatına...
En iyi, en sadık, en güvenilir dost-akraba Sanal Alem oldu çıktı...Açık İstihbarata bakanlar için bulunmaz bir nimet...suçluların yakalanır olmasında ilk sıralara gelinen nokta...
Hangi rengin sevildiği, hangi yemeğin tercih edildiği, dini hayatın yaşantısındaki etkisi, Milli Davalardaki tutum ve paylaşımları ne apaçık ortada...fiziki takibin tabiri caizse ruhuna el Fatiha hali....
Yıllar önce doksanlı yılların başında okuduğum kitap beni hayretler içinde bırakmış idi..."CIA Belgelerinde Zihin Kontrol Operasyonları " adamlar İnsan Beynine çok uzun yıllar öncesinde hükmedebilmeyi başarmış...şimdilerde bırakın çip aşağı çip yukarı olayını...gerçi bu da farklı bir hadise ya....
Dünyada yaşanan her bir hadise sebepsiz değil....birilerinin hep bir hesabı olsa da Allah'ın da bir hesabı var...o olmadan yaprak kıpırdayamaz...onun için " Allah'ın ipine sıkı sıkıya sarılın " denmiştir kutsal kitabımızda (
Âl-i İmrân Suresi 103. Ayet )
Yeni bir dünya kuruluyor ve biz bu yeni dünyaya maalesef hazır değiliz, uyaranlara, izah edenlere, mesaj verenlere ise -Ya bir git işine " denmekte
Zararın neresinden dönsek kâr , kâr olmasında da iş işten geçmek üzere...bırakın Milli - Dini değerleri maalesef ve maalesef ki aile bağları, aile içi iletişimlerin yok edildiği anları yaşıyoruz...özellikle şu Pandemi sürecinde herkes evine baksa neler oluyor bitiyor diye her biri kendi hayatını yaşayan aile bireylerine rast gelinmekte....bir zamanlar yabancı film ve dizilerde rastlanılan aile bireylerini her birinin yemekte bile bir arada olmadığı, sohbetlerin olmadığı, dünya da neler olur bitiyor merak edilmediği günleri maalesef yaşıyoruz.
Birilerinin kasıtlı şekilde bunu yaptığı ve korkarım ki de başardığı şey de tam da bu olsa gerek...çocuğunun akşama hangi yemeği istediğini siz bilemezken birileri milyonlarca kilometreden bir tuş ile bilebilmekte, onun için siz kebap yazdığınızda birçok kebap lokantasının reklamının muhatabı oluyorsunuz...ya da kendimden örnekleme yapacaksam Fotoğraf Makinesi telesine baktığımda ona ait reklamlar düşmekte ekranımın bir köşesine...
Oysa hayat ne kadar da kısa, bugün varız, birkaç dakika sonra yokuz, ilk insanlarda dinazor saldırısında hayata veda etmek bilmem kaçta bir iken günümüzde, bir aracın çarpması, yanından geçtiğiniz evin çatısından düşen bir kiremit, hızlı ve ayaküstü yeme halinden dolayı bir nefes tıkanıklığı yada musallat edilen Korondan dolayı şu fani dünya hayatına veda etmeniz ikide bire inmiş durumda.
Diyeceğim o ki boş eski ifade ile malayani işlerden uzak duralım, kim kiminle yemekte buluşmuş, o gurupta ben de olmalı idim, beni neden çağırmadılar, bırakın gitsin, merak, kıskançlık, çekememezlik, boşa konuşup yazıp çizme olayına bir son verelim...kaldı ki o takip ettiğiniz kişiyi de düzeltmeniz mümkün değil...kaba tabirle her şeye maydanoz, salça olmayalım, bunları sadece yemeklerde kullanalım....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder